parkeymir1.jpg
parkeymir2.jpg

29 EKİM 100. YIL CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN



 Yönetim Telefonları 

 


 

   Cep: 0530 114 24 73  

 



 

TOKİ DÖNEMİ BANKA  HESAP NUMARALARI

 KULLANILMAYACAKTIR

RAMAZAN AYI VE BAYRAM

 

RAMAZAN AYI VE BAYRAM

 

            İslam inancına göre varlığına ve birliğine iman ettiğimiz Allah (cc), insanların kulluk görevini yerine getirmeleri için 5 şart emretmiştir. İslam’ın 5 şartı olarak bilinen bu farzlardan bir tanesi de yine İslam inancına göre Ramazan ayında ifası emredilen Oruç ibadetidir. 

            Oruç; “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelen Arapça savmın (sıyâm) kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur. Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim"

            İşte böylesine kıymetli bir ibadet Kuran-ı Kerimin yeryüzüne indirildiği ve bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen Ramazan ayı içerisinde ifa edilmektedir. Yine bu ayın içerisinde Kuran-ı Kerimin yeryüzüne indirildiği Kadir Gecesi olduğu bildirilerek inananların günahlarının af edileceği bildirilmiştir.

            Oruç aynı zamanda insan nefsinin terbiye edildiği, paylaşmanın ve yardımlaşmanın en yoğun yaşandığı bir ibadet olması nedeni ile hem bireysel ve hem toplumsal boyutları ile ne kadar önemli olduğu görülmektedir.

          Hz. Peygamber(sav) buyurmuşlardır ki: Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır.

 

            Oruç; İnsana iradesine sahip çıkmayı ve sabrı öğretir. Allah ile iletişimi güçlendirirken iç huzuru sağlar. İnsana nefsini terbiye ederken sabrı öğretir. İnsana merhamet duygusunu verirken yardımlaşma kültürünü zenginleştirir. Sonuç olarak insanı kötülüklerden ve günahlardan uzak tutar.

 

            Tüm kitabi dinlerde insanı yaşatmanın emredildiği dünyamızda tüm insanlık için bir tehdit olarak ortaya çıkan ve halen tam bir teşhis konarak çözüme kavuşturulamayan COVİT-19 hastalığı ile mücadele devam etmektedir. Hastalığın ortaya çıktığı günden bu güne kadar geçen süre içerisinde site sakinlerimizden de hayatını kaybedenler olmuştur. Allah’tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Bu hastalığa yakalananlara acil şifalar dilerim. Halen devam etmekte olan bu tehditle mücadele kapsamında bu güne kadar Park Eymir Toplu Konut sakinleri olarak alınması gereken önlemler ve yapılması gereken görevler en üst seviyede ifa edilmiştir. Bu aşamada sürekli ve eksiksiz olarak sitelerinde gerekli önlemleri alan değerli site yöneticilerimize ve hizmetleri aksatmadan yerine getiren site görevlisi kardeşlerimize teşekkür ederim.

 

            Yine hem hastalıkla mücadele kapsamında hem de ihtiyaç sahiplerine yardım konusunda Park Eymir Toplu Yapı Yönetimi ile koordine ederek ihtiyaç sahibi komşularımızın yanında yer alan hayırsever tüm sakinlerimize ve yine birçok konuda olduğu gibi yaptığı katkılar ile yanımızda olduğunu gösteren Gölbaşı Belediye Başkanı Sn. Ramazan ŞİMŞEK’e minnet ve şükranlarımızı sunarım. Bu hastalığı yenebilmemizin temel davranışı olan maske, mesafe ve temizlik konularında siz değerli site sakinlerimizin bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da riayet edeceğinize itimadım tamdır.

 

            İşte böyle zor bir dönemde kıymetli bir ayı daha geride bırakıyoruz. Allah tuttuğumuz tüm oruçları ve yaptığımız tüm ibadetleri kabul etsin. Park Eymir Toplu Konut sakinlerinin Ramazan Bayramını kutlar, sağlık ve huzur içerisinde yeni ramazanlara kavuşmamızı Allah’tan niyaz ederim.

 

Ramazan YALGIN

Yönetim Kurulu Başkanı

……………………………………………………………………………………………………

 

 

 

 

 

 

 

SÖZDE ERMENİ KATLİAMI YALANI

 

            Türk Milletinin tarihi MÖ 6000.li yıllara dayanmaktadır. Bu aziz milletin Orta Asya coğrafyasında başlayıp bu gün VATAN dediğimiz ve halen varlığını sonsuza kadar sürdüreceğine inandığımız Anadolu topraklarında hayatını sürdürmektedir.

            Tarih sahnesinde Orta Asya’daki yaşamı ile yer alan bu kadim milletin kavimler göçü nedeni ile batıya yaptığı yolculuk sırasında devletler kurmuş, devletler yıkmış, üç kıtada hüküm sürmüş ama gittiği her yere adalet, huzur ve barış götürdüğü tarihi kaynaklarla tescil edilmiştir.

            Tarihinin hiçbir döneminde egemenliği altında yaşattığı hiçbir topluluğa, devlete, inanç grubuna soykırım gibi bir faaliyeti olmadığı gibi hiçbir zaman da asimilasyon yapmamıştır. Yazımıza konu olan ve 1915 li yıllarda yaşandığı iddia edilen ‘’sözde ermeni soykırımı’’ yalanı o dönemlerde Anadolu’nun bazı bölgelerinde bulunmuş İngiliz ve Rus arşivlerinde de bulunan belgelerle yalan olduğu aşikardır.

            Bu günkü İran topraklarına geldiğinde İslam Dini ile müşerref olan Türk Milletinin, hem kültüründe ve hem de inancında insanı yaşatmak en kutsal bir düşünce tarzı olarak benimsendiği görülmektedir.

            Türk Milletinin varlığına ve peygamberliğine iman ettiği Hz. Muhammed’in (sav) VEDA HUTBESİ, soykırım yaptığı iddia edilen Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beye Şeyh Edebali’nin NASİHATI ve çağ açıp çağ kapayan koca sultan Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bosna’da papazlar için beyan ettiği AHİDNAMESİ okunduğunda bu büyük milletin yaşam pınarında insanlara verdiği değer ortaya çıkmaktadır. Bunun içindir ki İstanbul’da başta Grandük Notaras olmak üzere birçok Bizanslı kiliselerin birleşerek şehrin Latin işgaline geçmesi yerine Türk hakimiyetini tercih etmiştir. Bunu tarihe geçen şu sözlerle beyan etmiştir. "Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim" 

               Peki ne olmuştur da insan yaşamına bu kadar değer veren bir millet sözde ermeni soykırımı yalanı ile karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun sonuna doğru yönetimi altında bulunan birçok coğrafyada isyanlar baş göstermiştir. Doğuda Ermeniler ise Rusların Kars Erzurum yörelerine gelmeleri sonucu Osmanlı Ordusunun geri çekilmesi zaruriyetini doğurmuş burada kalan Türkler, Ermeni çeteleri ve Rus Ordusu ile karşı karşıya kalmıştır. Bu tarihte Ermenilerin yaptıkları zalimlikler tarih kaynaklarında mevcuttur. Yine tarihi kayıtlarda mevcuttur ki Yıldız sarayında Osmanlı Hükümdarı Sultan 2. Abdülhamid Han’a suikast girişimde bulunmuşlardır. İşte Osmanlı Ordusunu arkadan vuran bu Ermeni Çetelerinin yeniden bir eylem yapmamaları için bir kısım Osmanlının Ermeni Tebaası bulundukları yerlerden göç ettirilmiştir. Bu göç esnasında gerek yaşlılıktan ve gerek se hastalıktan ölenler olmuştur. Bunları sayıları ve kayıtları hem İngiliz arşivlerinde ve hem Rus arşivlerinde mevcuttur. Türkiye Cumhuriyeti bu arşivlerin açılarak tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ısrarla istemesine rağmen, hem egemen güçler ve hem de Ermeniler ısrarla bu arşivleri açmamaktadırlar. İşte Ermenileri Türk Devletine karşı piyon olarak kullanmak isteyen haçlı zihniyeti sözde ermeni soykırımı yaftasını her yıl 24 Nisan tarihinde gündeme getirmektedirler. Tarihi yalanla yazmaya çalışanlar yakın tarihte ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütleri tarafından düzenlenen saldırılarda 31'i diplomat ve onların aile mensupları olmak üzere 58 Türk vatandaşı şehit olurken toplamda 77 kişinin hayatını kaybettiğini görmemezlikten gelmektedirler.

            Eğer Osmanlılar Soykırım yapsa idi;

- Bu gün Türkiye Cumhuriyeti topraklarında Ermeni olmaması gerekirdi.

- Türkiye Cumhuriyeti topraklarında mal varlıkları ve kültürel değerleri ile olmamaları gerekirdi.

- Türkiye Cumhuriyeti topraklarında inançlarını yaşayan ve bu devletin asli unsuru olan Türkler gibi devlet yönetiminin kadrolarında görev alamamalaları gerekirdi.

            Bu konuda çalışmalar yapan bazı tarihçiler diyor ki;

ABD'li tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy, "Ermeniler, arşivlerine kimsenin bakmasına izin vermiyor, saklıyorlar. Türkler, Osmanlı arşivlerini, askeri arşivlerini açtılar. Türkler, herkese arşivlerini gösteriyor, hatta Ermeniler bile gelip bu arşivlerden faydalanıyor." dedi.

Fransız yazar Yves Benard, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını reddettiğini belirterek Fransa, İngiltere ve Rusya gibi ülkelerin bu konuyla ilgili arşivlerini açmak istemediğini çünkü Türkiye'nin soykırım yapmadığı gerçeğiyle yüzleşmekten korktuklarını söyledi.

ABD'li Tümgeneral James G. Harbord, Türk ordusunun Rus sınırında bir taarruza ve Türk halkının da Erzurum civarında Ermeni nüfusa yönelik bir saldırı hazırlığı olduğu şeklinde daha önce çıkan haberlerin aksine söz konusu haberlerin doğruluğunu ispatlayacak hiçbir şey bulamadığını ifade etti. Heyet ayrıca Türk halkının Ermeni mezalim ve saldırılarına maruz kaldığını da raporlarında bildirmiştir.

- Eğer bir soykırım yapılsa idi bu güm kıta Amerika’sında adından başka hiçbir şeyi kalmayan Kızılderililer gibi tarih olurlardı.

            İşgal ettikleri kıta Amerika’sında Kızılderilileri yok edenler ve hala günümüzde yıllarca köle olarak kullandıkları, hala da ten renklerine bakarak ikinci sınıf vatandaş olarak gördükleri siyahilere uygulanan insan hakkı ihlallerini görmemezlikten gelenlerin Türk Milletine söyleyeceği bir sözü olamaz. Kendi günahları ile yüzleşemeyenlerin başka milletler aleyhine yalan beyanda bulunmaları tam bir ahmaklıktır ve alçaklıktır.

            Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu güne kadar bu konuda parlamentolarında karar alan ülkelerin ya çıkarları için, ya da bu konuda bilgi sahibi olamadıkları için hata yaptıkları açıktır. Bu kararın tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını bile bile dünyaya sözde ermeni soykırımı yalanını söyleyerek kendi tarihindeki soykırımı gizlemeye çalışan Amerika Birleşik Devletlerini kınıyor ve tarihi şan ve şerefle dolu Türk Milletinden özür dilemeye davet ediyoruz.

 

 

 

 

PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİMİ

 

……………………………………………………………………………………………………………………

 

MESCİD-İ AKSA VE İSRAİL DEVLET TERÖRÜ

 

            MESCİD-İ AKSA : Bu günkü Filistin topraklarında bulunan ve Müslümanlar tarafından ilk kıblesi olarak kullanılan Mescid-i Aksa, Hz. Muhammed Mustafa (sav) efendimizin Mirac’ında, Mescid-i Haram’dan Burak adı verilen binek Allah’ın huzuruna çıkarıldığı yer olarak bilinir.

            İSRAİL : 19 yüzyılın ikinci yarısından itibaren devlet kurma hayalleri ile dünyanın çeşitli bölgelerinde faaliyetlerini sürdüren Siyonistler Kasım 1947 tarihinde Birleşmiş Milletlerin bir kararı ile bu günkü İsrail Devletini kurarlar.

            Tarih sahnesinde yer aldığı günden bu güne kadar tüm insanlığın baş belası olan Yahudilerle ilgili Kuran-ı Kerim şöyle demektedir.

İsrailoğulları; kendilerine verilen nimetlerin karşılığında şükürsüzlüklerinden, Allah'a şirk koştuklarından, kendilerini yeryüzünde üstün ırk olarak gördükleri için gurur sahibi olduklarından, mezmum hasletler olan hırs ve tamâ ile zillet içinde kaldıklarından bahsedilmektedir.

Tevrat'ta ise, israiloğulları bir taraftan "tanrı'nın (seçkin) kavmi", "mukaddes millet" olarak takdim edilirken; diğer taraftan kötü davranışları sebebiyle de tenkit edilmektedirler. Çünkü onlar musa ve hârun'a karşı gelmiş, Allah’ın gözünde kötü olanı yapmış, baal ve molok (ilahlaştırılan hükümdarların putları) gibi ilahlara ve altın buzağıya tapmışlardır. Böylece Allah'a verdikleri sözü tutmamış, ahidlerini bozmuş, ahlaksızlık, zina etmiş, ibadethaneleri yıkmış, peygamberlerini öldürmeye çalışmışlardır. Allah'ın şeriatını bırakıp diğer milletlerin kanunlarını benimsemişlerdir. Yahudilerin kutsal kitabı; israiloğullarının doğru yoldan sapmaları ve başka ilahlara kulluk etmeleri sebebiyle peygamberleri tarafından kınandıkları ve azapla tehdit edildiklerini gösteren örneklerle doludur.

İnsanlık tarihinde mal sevgisiyle şöhret bulmuş ve malı elde etmek için çok fazla çaba sarf edip, hırs gösteren millet Yahudiler olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de onların dünyaya taptıkları, çok yaşamak istedikleri, mal-mülk elde etmek için her yolu meşru gördüklerinden, dolayı alçaltıcı bir azaba müstehak oldukları zikredilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de Yahudilerin sözünde durmamak ve anlaşmaları bozmak gibi kötü bir adetlerinin de olduğu,

"ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? zaten onların çoğu iman etmez."(bakara ,2/100)

Allah'ın emirlerine karşı geldikleri ve meleklere, peygamberlere düşman olduklarından dolayı inkarcı bir topluluk olduğu ifade edilmekte ve Allah'ın onlara şiddetli azabının olduğu ve onların varacağı yerin cehennem ateşi olduğu zikredilmektedir. Yahudilerin şiddetli bir düşmanlıkla hareket ettikleri ve kalpleri katı olduğu için nasihatlerin ve ibretlerin onlara ulaşamayacağı da onların diğer vasıfları arasında zikredilmektedir. Yahudilerin bir diğer özelliği de Allah'ı uygunsuz vasıflarla tavsif etmeleridir. Yahudiler, Allah'ın oğulları olduklarını iddia etmişler, Kur'anda zikredilen diğer özelliklerinden biri de, fitne ve fesat çıkaran bir millet olduklarıdır. (maide, 5/64) Onların fesatlarının altında yatan şey, bütün beşeriyete duydukları kin ve şahsî menfaatleri doğrultusunda hareket etmeleridir. Kuran-ı Kerim; "onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça, kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar." (al-i imran, 3/112-113)

            İşte bu gün İsrail diye anılan Orta Doğunun çıbanı, Amerika Birleşik Devletlerinin ileri karakolu, Avrupa’nın şımarık çocuğu bulunduğu coğrafyada kendine verilen yerin dışında işgal ettiği yerler de yetmemiş olacak ki Müslümanları ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya karadan ve havadan saldırılar düzenlemekte. Yaşlı, Kadın Çocuk demeden, insan olmanın tüm erdemleri bir kenara bırakarak kan ve gözyaşına sebep olmaktadır.

            Maalesef yaşanan bütün bu kıyıma karşı tüm dünya sağır, maalesef İslam ülkeleri de sessiz kalmaktadır.

Abdurrahim KARAKOÇ diyor ki;

 

Haramsız mal azaldı, haramzade çoğaldı.

Bu çağda helâl yemek büyük cesaret ister.

İnsanı sıfatıyla anmak geride kaldı.

Domuza domuz demek büyük cesaret ister.

 

            İşte tüm dünya Filistin’de işlenen soykırıma karşı biz diyoruz ki ‘’döktüğün kanda boğulacaksın İsrail’’

 

PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİMİ

RAMAZAN AYI VE ORUÇ

 

RAMAZAN AYI VE ORUÇ

 

Sabrın ve şükrün mükafatsız bırakılmayacağı bir aya daha girmiş bulunmaktayız. Paylaşmanın, yardımlaşmanın, güzel ahlakın ve bir yıl boyunca işlediğimiz günahların affına mazhar olacak Ramazan Ayı için Allah (cc);

‘’O Ramazan ayı ki irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz! (Bakara 185)’’

Çok kıymetli Park Eymir Toplu Konut sakinleri bu mübarek ramazan ayının da amacına ve anlamına uygun geçmesi ve yaptığınız tüm ibadetlerin kabul olmasını dilerim.

 

 

               Ramazan ayının ve devamında kutlayacağımız Ramazan Bayramının sizlere, ailelerinize, sevdiklerinize, aziz milletimize ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını dilerim.

 

Ramazan YALGIN

Yönetim Kurulu Başkanı

YÖNETİM KURULU FAALİYET

 

YÖNETİM KURULU FAALİYETLERİ

           

Covit-19 virüsü ile mücadelede Park Eymir Toplu Yapı yönetimi pandeminin başından beri konut alanımızda mücadele için faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Yön.Kur.Bşk. Sn.Ramazan YALGIN ‘’ilk günden beri konut sakinlerimizin can güvenliği bizler için öncelik haline gelmiştir. Gölbaşı Belediyesi ile yapılan görüşmelerde Belediye Başkanımız Sn.Ramazan ŞİMŞEK beyin talimatları ile vaka tespit edilen her konut belediye sağlık ekiplerince dezenfekte edilmiş ve devam etmektedir. Yine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından temin edilen sıvı dezenfektanlar ada yönetimlerine dağıtılarak ortak alanların sürekli temiz kalması için mücadele edilmektedir. Gölbaşı Belediye Başkanlığımızın aracılığı ilk günlerde yaşanılan maske temini sıkıntısı Gölbaşı Belediye Başkanlığı aracılığı ile çözülmüş ve sitemizde görev yapan ve bu sürede en çok tehlike ile karşı karşıya kalan blok sorumlularımıza maske dağıtımları devam etmiştir. Bu katkılarından dolayı Gölbaşı Belediye Başkanı Sn. Ramazan ŞİMŞEK’e çok teşekkür ederim.’’ İfadelerini kullanmıştır.

 

                

      YEŞİL DOĞA SİTESİ                         15 TEMMUZ ŞEHİTLER SİTESİ

           

 

Park Eymir Toplu Yapı Yönetim Kurulu adına açıklamalarda bulunan Yön.Kur.Bşk. Sn. Ramazan YALGIN ‘’konut alanımızda Pazar günleri kurulan sokak pazarında site sakinlerimizin sağlıklı bir ortamda alış veriş yapmalarını sağlamak için Gölbaşı Belediye Başkanlığı tarafından alınan tedbirleri yerinde inceledik. Pazar girişinde yapılan ateş ölçümü ve pazarcılar ile pazara gelen site sakinlerinin maskelerini kullanma konusunda sürekli ikaz edildiği pazarın iç kısmı kontrol edilerek mesafe kurallarının sürekli hatırlatıldığı memnuniyetle müşahede edilmiştir. Bu konuda da gerekli hassasiyetleri göstererek hayati önlemlerin alınmasında ve uygulanmasında katkı sunan Göl. Bel. Bşk. Sn. Ramazan ŞİMŞEK ve ekibine tekrar teşekkür ederim.’’ demiştir. Sayın Ramazan YALGIN aynı zamanda site sakinleri ile Pazar konusunda bilgi alışverişinde bulunmuştur.

 

                                                                                                                                                                   

           

 

   

ÇALIŞMALARIMIZ

 PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİMİ ZİYARETLERİ

MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ 
GÖLBAŞI İLÇE BAŞKANLIĞI ZİYARETİ
 
Kongre sürecini tamamlayarak yeniden görev alan Milliyetçi Hareket Partisi Gölbaşı İlçe Başkanı Sn. Serdar TEKİN, Milliyetçi Hareket Partisi Gölbaşı İlçe Başkanlığında ziyaret edilmiştir. 
Park Eymir Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ramazan YALGIN, Bşk.Yrd.Sn. Arif GORİÇA ve Yön.Kur.Üyesi Sn.Okan ÖKTEN tarafından yapılan ziyarette Milliyetçi Hareket Partisi Gölbaşı Belediye Meclis Üyesi Sn. Savaş MÜLAZIMOĞLU’da Yönetim Kurulu üyelerine eşlik etmiştir. 
Ziyarette Park Eymir Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ve Gölbaşı Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Sn. Ramazan YALGIN ‘’gösterdiğiniz misafirlikten dolayı toplu konut sakinleri adına teşekkür ederim. Üstlendiğiniz görevinizde size ve yönetiminize başarılar dileriz, eminim yakın çalışma imkânımız olduğunda Gölbaşı’nın kalkınmasında ve gelişmesinde önemli katkılar sunacağız. Allah yolunuzu açık etsin.’’ diyerek iyi niyet dileklerini ifade etmişlerdir.
Milliyetçi Hareket Partisi Gölbaşı İlçe Başkanı Sn. Serdar TEKİN, İlçe Yönetim Kurulu üyeleri, Kadın Kolları Başkanı ve Ülkü Ocakları Başkanının hazır bulunduğu toplantıda Sn. Serdar TEKİN  ‘’Ziyaretiniz bize güç ve kuvvet vermiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin ilkeleri doğrultusunda Genel Başkanımız Sn. Devlet BAHÇELİ’nin gösterdiği hedefe ulaşmak için arkadaşlarımla beraber sürekli çalışacağız. Park Eymir Toplu Konut sakinlerine İlçe Başkanlığımızın kapısı her zaman açık olacaktır. Gölbaşı için bu toprakları vatan bilen herkes ile yakın ilişkiler kurmak bizim görevimiz. İnşallah önümüzdeki günlerde daha çok beraber çalışarak özlediğimiz ve istediğimiz hedeflere kavuşacağız. Konut alanınızda ikamet eden tüm site sakinlerine sizlerin nezdinde teşekkür ederim. Saygı ve selamlarımızı sunuyoruz’’ diyerek, ziyaretten duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
 
PARK EYMİR TOPLU KONUT ALANINDA YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
GÖLBAŞI BELEDİYESİ VE PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİMİNİN EĞİTİM FAALİYETLERİNE KATKILARI
 
 Park Eymir Toplu Konut alanında bulunan Şehit Bülent GÖÇER İlk ve Ortaöğretim faaliyetlerine devam eden geleceğin teminatı çocuklarımızın sağlıklı ortamlarda ve güvenlik içerisinde spor yaparak eğitimlerine devam etmeleri için Okul Müdürlerimizin talepleri üzerine; Gölbaşı Belediyesi, Park Eymir Toplu Yapı Yönetimi ve MHP Gölbaşı Belediye Meclis Üyesi Sn.Osman ÇAKIRLAR’ın katkıları ile potalar kurulmuş, duvar üzerine çit çekilmiş ve spor alanına yaya yolu yapılmıştır.
Çocuklarımızın eğitimleri için son enerjilerine kadar çalışan Okul Müdürlerimize, Gölbaşı Belediye Başkanımız Sn.Ramazan ŞİMŞEK’e ve katkılarından dolayı Meclis Üyesi Sn.Osman ÇAKIRLAR’a minnet ve şükranlarımızı sunarız.
 
Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan ŞİMŞEK                    MHP Belediye Meclis Üyesi Osman ÇAKIRLAR
 
CUMHURİYET HALK  PARTİSİ 
GÖLBAŞI İLÇE BAŞKANLIĞI ZİYARETİ
Park Eymir Toplu Yapı Yönetim Cumhuriyet Halk Partisi Gölbaşı İlçe Başkanlığını ziyaret ederek İlçe Başkanı Sn. Engin EREN ile görüşmüşlerdir.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
Ziyarete Park Eymir Toplu Yapı Yön.Kur.Bşk. Sn. Ramazan YALGIN, Bşk.Yrd. Sn. Arif GORİÇA ve Yön.Kur.Üyesi Sn. Okan ÖKTEN katılımışlardır. Belediye Meclis Üyesi Sn.Savaş MÜLAZIMOĞLU’da yönetim kurulu üyelerine eşlik etmiştir.
Park Eymir Toplu Yapı Yönetim Kurulunu İlçe Başkanlığı girişinde ‘’hoşgeldiniz’’ diyerek karşılayan Cumhuriyet Halk Partisi Gölbaşı İlçe Başkanı Sn. Engin EREN ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade etmişlerdir.
Park Eymir Toplu Yapı Yön.Kur.Bşk. Sn. Ramazan YALGIN, İlçe Başkanı Sn. Engin EREN’e ve yönetim kurulu üyelerine ‘’başarılar dilemek üzere’’ geldiklerini ifade ederek gösterdikleri sıcak ilgi ve randevuya verdikleri olumlu cevaptan dolayı İlçe Başkanı Sn. EREN’in şahsında tüm yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmişlerdir.
Cumhuriyet Halk Partisi Gölbaşı İlçe Başkanı Sn. Engin EREN ‘’Siyasi partiler vatandaşa hizmet etmek için vardırlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Örgütü olarak Gölbaşı’nın geleceği için kimseyi ötekileştirmeden, siyasi düşüncesi, inancı ve diğer farklılıklara bakmadan herkesi kucaklamaya hazırız. Park Eymir Toplu Konut alanı sorunlarının çözümü noktasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile sürekli irtibat halindeyiz. Bundan sonra da sizlerle daha yakın çalışarak sorunların daha hızlı çözümü için var gücümüz ile çalışacağız. Tekrar size ve tüm site sakinlerinize teşekkür ederim.’’ ifadelerinde bulunmuştur.
30 YILLIK ÖZLEM BİTTİ
VARLIĞIN İLE ONUR, KAZANDIĞIN ZAFER İLE GURUR DUYUYORUZ
 
      30 yıl önce tüm medeni dünyanın gözleri önünde Ermeniler tarafından insanlık değerlerinin tümü çiğnenerek işgal edilen Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi can kardeşlerimizin haklı oldukları ve üstün bir inanç ile verdikleri diplomatik ve askeri mücadele sonunda zafer müessir olmuştur. Park Eymir Toplu Konut sakinleri olarak bu uğurda şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. İki devlet ve tek millet olan Türkiye ve Azerbaycan’ın Karabağ’ın kurtuluşunda gösterdikleri dayanışma örneği Türk Dünyası için güzel bir örnek olmuş AYRILIKTA AZAP BİRLİKTE RAHMET VARDIR sözünün bir kez daha ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır. Bu konuda kardeş Azerbaycan’a desteğini esirgemeyen tüm yöneticilerimize, vatandaşlarımıza ve site sakinlerimize gönülden teşekkür ederiz. Başka Azerbaycan devlet başkanı Sn. İlhan ALİYEV’e ve Azerbaycan halkına teşekkür ederiz. Yaşattıkları bu zaferin ebedi olması dileklerimiz ile minnet ve şükranlarımızı sunarız.
ADALET VE KALKINMA  PARTİSİ 
GÖLBAŞI İLÇE BAŞKANLIĞI ZİYARETİ
Park Eymir Toplu Yapı Yönetimi Adalet ve Kalkınma Partisi Gölbaşı İlçe Başkanlığını ziyaret ederek İlçe Başkanı Sn. Selim AKCEYLAN ile görüşmüşlerdir.
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ
Ziyarete Park Eymir Toplu Yapı Yön.Kur.Bşk. Sn. Ramazan YALGIN, Bşk.Yrd. Sn. Arif GORİÇA ve Yön.Kur.Üyesi Sn. Okan ÖKTEN katılımışlardır. Belediye Meclis Üyesi Sn.Savaş MÜLAZIMOĞLU’da yönetim kurulu üyelerine eşlik etmiştir.
Kongre sürecini tamamlayarak yeniden görev alan Adalet ve Kalkınma Partisi Gölbaşı İlçe Başkanlığını ziyaret ederek İlçe Başkanı Sn. Selim AKCEYLAN’ı tebrik ederek başarı dileklerini bildiren Park Eymir Toplu Yapı Yön.Kur.Bşk. Sn. Ramazan YALGIN, ‘’Yeni dönemde daha yakın çalışarak güzel hizmetler üretmek istediklerini, konut alanının bir çok sorununun bu güne kadar görev yapan yönetimler tarafından çözüldüğünü’’ beyan ederek ‘’zaman içerisinde yetersiz hale gelen altyapı ve içme suyu sorunları olduğunu, bunlarında beraber çalışılarak çözülebileceğini, yen, görevlerinde  Sn.AKCEYLAN’a ve yönetimine başarı dileklerini ifade etmiştir. 
Adalet ve Kalkınma Partisi Gölbaşı İlçe Başkanı Sn. Selim AKCEYLAN ziyarette, ‘’Pandemi nedeni ile düşündükleri ve planladıkları hizmetlerin zamanlamasında aksamalar olduğunu bunun dışında Gölbaşı’na güzel hizmetler verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini’’ ifade etmiştir. ‘’Hizmetlerin tabana yayılmasında Toplu Yapı Yönetimlerinin önemli görevler üslendiklerini Gölbaşı’nın geleceği için sivil toplum örgütleri ile yakın çalışma içinde olduklarını’’ ifade etmişlerdir.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Sn.AKCEYLAN, Park Eymir Toplu Yapı Yönetimine teşekkür ederek site sakinlerine saygı ve selamlarını iletmiştir.

PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİMİ

 

ÇANAKKALE

 

ÇANAKKALE

 

                        Türkler Hun İmparatorluğunun devamında kurulan GÖKTÜRK devleti ile tarih sahnesinde yerini almaya başlar ;

Ey TÜRK! Üstte mavi gök çökmedikçe, Altta yağız yer delinmedikçe, Senin ilini ve töreni kim bozabilir! Titre ve kendine dön! (Bilge Kağan)

 

 

Türkleri İslamiyet ile tanışmaları Orta Asya’da başlamıştır. Türklerin tek tanrı dini olarak kayıtlara geçen Şamanizm inancı ile birçok konuda benzerliği olan İslam inancının Türkler tarafından kabulü ve hızla yayılması bu benzerliğin olmasından kaynaklanmıştır.

            Öncesinde oba boylar halinde İslam’ı tercih eden Türkler Satuk Buğra Han döneminde Karahanlılar zamanında kurumsal bir yapıda İslam dini ile müşerref olmuşlardır.

            İşte yazımıza konu olan Çanakkale mücadelesi ta bu yıllara dayanır. Yani; HAK İLE BATILIN SAVAŞI BU TARİHLERDE BAŞLAR.

İslam dini ile müşerref olan Türkler; disiplinli yaşamları, teşkilatçı yapıları, sadakat ve vefa duyguları ile öne çıkmış ve İslam dininin bayraktarlığını yapmaya başlamıştır. Öncesinde ufak tefek mücadeleler olmuş ama MALAZGİRT SAVAŞI hak ile batılı tarih deki ilk savaşı olur. Sultan Alparslan, 26 Ağustos'ta ordusuyla cuma namazını kıldıktan sonra beyaz bir elbise giyerek '’bu elbise eğer ölürsem kefenim olsun’' deyip askerlerine şu nasihatlerde bulunuyor: ‘'Müslümanların camilerde dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum, galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşir, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var. İçinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım. Benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.'’ ve zafer inananların olmuştur. Bunun sonucu olarak Anadolu’nun kapıları Türklere açılır.

 

 

 Hz.Ömer döneminde fethi gerçekleştirilen ve Hristiyan dünyasının kalbi olan Kudüs Müslümanların kontrolündedir. İslam dininin merkezi olan ve Allah’ın kulu ve nebisine ev sahipliği yapan Mekke ile Kudüs’ün muhafazası Anadolu topraklarında başlar. Mutlak fethi gerekmektedir. Bunu Hristiyan dünyası da bilir. Kudüs’ü kurtarmak ve Türkleri geldikleri yere geri göndermek için KITA Avrupası toplanır Haçlı seferleri başlar. Ama Anadolu’da bu sefer Sultan KILIÇ ARSLAN vardır.

HAK İLE BATILIN SAVAŞI HİLAL İLE HAÇCIN MÜCADELESİNE DÖNÜŞÜR

Anadolu’yu VATAN yapan bu aziz millet Orta Asya’dan kalkar ve Viyana kapılarına dayanır. Ama ne bedeller ödemiştir. İçerdeki işbirlikçiler ile ne engeller çıkarmıştır bu milletin düşmanları. Ne gafiller bulmuştur. İstanbul’un fethinden sonra haçlı dünyası kıta Avrupası ile bu milleti savaş alanlarında yenemeyeceğini anlamıştır. 7 düvelden, 77 milletten oluşturduğu bir güç ile Çanakkale önlerine gelmiştir. Koca AKİF bu gücü şöyle tanımlar.

 

 

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,

Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

 

 

            Niyedir bu kin ve öfke. Nedeni çok basit. Avrupa o yıllarda kilisenin ve seçkinler sınıfının çıkarları için inim inim inlemekte iken Türkler tüm dünyaya adaleti, insanlığı, huzuru ve mutluluğu nakşediyor idi. Öyle bir noktaya gelinmiş idi ki Ortodoks Hristiyanlar ‘’İstanbul’da Latin külahını görmektense Osmanlı sarığını yeğlerim’’ demişlerdir. İşte bu yüce düşünceye yenilmiştir kıta Avrupası. Onu çıldırtan budur. İstiyor ki halkın köleliği devam etsin. İstiyor ki arenalarda seçilmişler için insanlar aslanlara yem edilsin. İstiyor ki birkaç soysuz için şarap masalarında kadınlar meze olmaya devam etsin.

İşte onun için Çanakkale önlerindedir bu amansızlar. Merhum Akif bu gücü şöyle anlatıyor.

 

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,

Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,

Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

 

 

            Çanakkale sadece Türklerin savaşı değil tüm İslam dünyasının dayanma gücüdür. Çanakkale düşse tüm İslam dünyası düşecektir. Bu bilinçte olan o kahramanları merhum Akif şöyle tanımlıyor.

 

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

Çünkü te’sis-i İlâhî o metin istihkâm.

            Ordu komutanına, komutanı orduya tam bir sadakat duygusu ile bağlıdır. O komutan devletin ve sonrasının fotoğrafını çoktan ekmiştir. Son sözü söyler. ‘’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.’’

 

 

            Bu mücadeleyi verenleri yine Akif şöyle anlatıyor.

 

Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.

Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar…

 

            Zafer kazanılır; 7 düvelden 77 milletten oluşan o çakal sürüsü bu imanın karşısında daha fazla duramaz. Bu zaferin ve burada görev yapanları yine Akif;

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

 

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

 

Bu mısralar ile anlatıyor. İşte 1071 de Sultan ALPARSLAN’ın emanet ettiği bu güzel vatan kahraman evlatlarının mücadelesi ile yine medeniyetin öncüsü olmaya devam ediyor. Günümüz siyasi tartışmalarda vatan dediğimiz bu toprakların sahipleri hep tartışılmaktadır. Oysa Orhan Şefik GÖKYAY;

 

Ardına bakmadan yollara düşen

Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,

Huduttan hududa yol bulup koşan

Cepheden cepheyi soranlarındır…

Tarihin dilinden düşmez bu destan

Nehirler gazidir, dağlar kahraman

Her taşı bir yakut olan bu vatan

Can verme sırrına erenlerindir.

 

Sahibini belirlemiştir. Biz de atamız Bilge KAĞAN gibi ‘’EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN’’

 

            Zulmün her türlüsünü insanlığa reva gören haçlı dünyasının zalimleri ile güzel ahlakı en büyük erdem gören Türk dünyasının masumlarının bu mücadelesi devam edecektir. Zalimin karşısında YAVUZ, masumun karşısında YUNUS gibi duran bu millet elbette zillete gark olmuş bu dünyada hakkı tutup kaldıracaktır. Bu inancı Gazi ‘’MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR’’ diyerek ifade etmiştir.

Bu zaferin 106 ncı yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını, bu toprakları vatan yapam tüm şehitlerimizi, vatan için sınır ötelerinde şehadet şerbeti içmiş tüm kardeşlerimizi rahmet minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhları şad mekanları cennet olsun.

 

Ramazan YALGIN

Yön.Kur.Başkanı

 

30 AĞUSTOS

 

PARK EYMİR TOPLU YAPI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

SN.RAMAZAN YALGIN’DAN BAYRAM MESAJI

 

                Vatan; her metrekaresinde yaşayan insanlarının hür, bağımsız, müreffeh, mutlu ve huzurlu yaşadıkları, yaşadıkları günlerden emin, geleceklerinden umutlu oldukları toprak parçasıdır.

            Bu gün üzerinde yaşadığımız bu toprakların vatan yapılması için 26 Ağustos 1071 tarihinde Sultan Alparslan ve arkadaşları tarafından Malazgirt’te kilidi açılan kapıdan giren bu azizi milletin evlatları 30 Ağustos’ta kazandıkları zaferle Anadolu topraklarının Türkler için ebedi yurt olduğunu mühürlemişlerdir.

            Her köşesi kanla yıkanan Vatan dediğimiz bu toprak parçasını şair şiirinde ‘’Bastığın Yerleri Toprak Diyerek Geçme Tanı, Düşün Altındaki Binlerce Kefensiz Yatanı’’ diyerek bizlere emanet edilen bu vatana sahip çıkmak, şehitlerimize karşı görevimizdir.

            Yeni dünya düzeninde kazanmak için cesaretli olmanın yanında, verilen mücadeleye inanmak, bu mücadelede yola çıktıklarımıza güvenmek, var olanı paylaşmak ve en önemlisi de Türk Milletine sadakati gerektirir. Devlet yalnız saltanatın kudreti ile değil, o devletin yoluna baş koyan yiğitlerin sadakati ile kaim olur. 

            ‘’Hürriyet ve Bağımsızlık benim karakterimdir.’’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün genç Cumhuriyet için koymuş olduğu hedeflere ulaşmak bizim önceliğimizdir.

            Günümüzde de ihanetle sadakatin savaşı devam etmektedir. Bizlerde atalarımızdan aldığımız güç ile zalime karşı yavuz, mazluma karşı yunus gibi olmadıkça, dışardaki düşmanlar ve içerdeki ihanet şebekeleri ile mücadele edemeyiz. Malazgirt’te bizim 30 Ağustos’ta bizim, Sultan Alparslan’da bizim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te bizim.  Selçuklu, Osmanlı’da bizim, genç Türkiye Cumhuriyeti ’de bizim.

            Son günlerde bunları birbirleri ile kavga ettirerek içini boşaltma gayretleri, anlamsızlaştırma cabaları ve aziz milletimizi kutuplaştırma gayretleri olduğu dikkatimizden kaçmamaktadır.

            Bu kirli oyunda rol verilenlere açık çağrımızdır. Bu millete ihanet edenler bedelini çanları ile öderler.

            Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Sultan Alparslan olmak üzere bu topraklar için can veren, kan döken tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim.

            Malazgirt kahramanlarını minnet ve şükranla anar, aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını tebrik ederim.

Ramazan YALGIN

Park Eymir Toplu Yapı

Yönetim Kurulu Başkanı